KIZ KULESİ

Suların, karasevdanın ve söylencelerin gizemli kulesi... Antik çağda başlayan geçmişi ile Yunan'dan Bizans İmparatorluğu'na, Bizans'dan Osmanlı İmparatorluğu'na, tüm tarihi dönemlerde var olan İstanbul’un 4 kulesinden biri .... Alımlı, sevdalı denizin ortasında bir başına, yapayalnız...

Üsküdar’da, Salacak’ın 150-200 metre kadar açığında, küçücük bir ada üzerinde inşa edilmiş olan bu kule İstanbul'un tarihine, kültürüne yaşadıklarına görgü şahitliği yapmış. Kendi kendine yeten bir tarihe sahip olan bu mekan, yüzyıllardır anlatılan pek çok efsaneye de konu olmuş. İstanbul’un siluetinde pek fazla kimsenin gidip ayağını basmadığı , ama hemen oracıkta, herkesin zihninde sağlam yeri olan bir nirengi noktası …..

Yüzyıllar boyu hep hikayeleri ile anılan bu kule 2500 yıl sonra ilk kez kapılarını insanlara açmıştır. Yalnızlığın, aşkın, ulaşılmazlığın ve daha birçok şeyin sembolü olan kule için onlarca şiir yazılmış, yüzlerce resim yapılmış ve binlerce fotoğraf çekilmiştir. Kızkulesi'nin ulaşılmazlığı nedeniyle, insanlar onun içinde yaşanılanlar hakkında çok fazla bilgiye sahip olamamışlar ve içi ile ilgili hikayeler anlatmak, düşler kurmakla yetinmişlerdir.

Kule ile ilgili olarak anlatılan en eski hikaye Hero ile Leandros adlı iki gencin hüzünlü aşkının anlatıldığı hikayedir. Hikaye, Hero'nun kuleden ayrılmasıyla başlar. Hero Afrodit'in rahibelerindendir ve aşka yasaklıdır. Her yıl, baharın gelişini karşılamak, ağaçların, çiçeklerin, otların, kısacası doğanın yeniden canlanışını kutlamak için büyük bir bayram yapılırdı.Bu bayrama her yerden kadın, erkek, yaşlı, genç akın akın insanlar gelirdi. Burada bayram süresince yenilir, içilir, eğlenilir; Artemis Tapınağı`nda yaşayan kızlarla delikanlılar dans ederdi. Hero bu kutlamalar sırasında Leandros ile karşılaşır. Birbirine aşık olan iki genç, Leandros'un gece kuleye gelmesi ile aşklarını kutsarlar. Kızkulesi her gece iki gencin gizli aşkına ve yasak sevişmelerine tanıklık eder. Ancak Artemis Tapınağı`nın yöneticilerinden biri, Hero`nun kimi geceler tapınağın kulesinde ışık yakıp Leandos`a işaret verdiğini görmüş, buluşmalarını izlemiştir. Denizin dalgalı olduğu fırtınalı bir gecede tapınağın yöneticisi, Hero`nun ışık yaktığı kuleye çıkıp meşaleyi ateşler. Karşı kıyıdan ışığın yandığını gören Leandros hemen dalgaların arasına bırakır kendini. Bir yandan dalgalarla boğuşurken öte yandan ışığı yitirmemeye çalışıyordur.Tam Üsküdar kıyılarına yaklaşmışken ışık birden söner. Leandros “Hero şimdi yakar ışığı.O zaman yönümü bulur, kıyıya varırım” diye düşünür. Ama Leandros yanılmıştır.Işığın başındaki Hero değildir.Tapınak yöneticisi de ışığı özellikle söndürmüştür.Leandros, denizin ortasında, azgın dalgaların arasında çırpına çırpına boğulur.Bu durumu öğrenen Hero` da ertesi sabah kendini tapınağın kulesinden boğazın serin sularına bırakır. Bugün Kız Kulesi Asya ile Avrupa'nın kesiştiği noktada, iki kıta arasındaki konumu sebebiyle dünyada eşi benzeri olmayan yapılar arasındadır.. Bir döneme tanıklık eden, efsanelere konu olan kule İstanbul'un güzelliklerini, kahvesini ve çayını yudumlayarak seyretmek isteyenler için Hero ile Leandras’ın hikayesini Fısıldamaktadır boğazın dalgalarıyla .... Ve daha nice aşıklar suların, karasevdanın, söylencelerin gizemli kulesinde buluşacaklardır....Işığın denizi öptüğü yerde….